9 Temmuz 2015 Perşembe

KINGSMAN: THE SECRET SERVICE


Biraz arafta kalmış, genede çok beğendiğim, ileride de tekrar izleyeceğim bir film. Derdi bildiğimiz ajan - suç filmlerinin klişeleri ile kafa bulmak ve minik bir adam olma ( büyüme ) hikayesi. 

Yönetmen Matthew Vaughn, ki Snatch, Lock, Stock and Two Smoking Barrels gibi kalburüstü ( hatta efsane ) İngiliz suç filmlerinin prodüktörü, Kick Ass, Layer Cake ve Stardust gibi gerçekten kendi adıma çok beğendiğim, çok iyi bulduğum filmlerin yönetmeni. Layer Cake ve Snatch, lock... gibi filmlerden zaten suç filmlerine aşina yani. Mean Machine ‘ın da prodüktörü ve bana kalırsa prodüktörü olduğu tüm bu filmlere hakim komedi tarzına en az ekürisi Guy Ritchie kadar katkısı var. Özellikle Kick Ass, Layer Cake ve bu film buna iyice inanmama yol açtı ve aslına bakılırsa Guy Ritchie ‘den çok daha iyi bir yönetmen olduğunu düşünüyorum. Açıkçası, X-Men ‘de dahil her filmini gözüm kapalı izliyorum ve kendine özgü tarzını çok seviyorum. 

Bu film de bu bağlamda diğerlerinden farklı değil. Basit bir durumu ele alıyor. Bir ergenin büyümesini görüyoruz ve bunu izlerken aslında ajan filmlerindeki klişelerin üzerinden geçiliyor ve bu haliyle daha fazlasını vaat etmediğini söylüyor. Evet, biraz daha iyi olabilirdi, dediğim gibi arafta kalmış biraz. 

Bir çok ajan veya suç filminde takıldığım ana noktadır. İyi adam tuzağa düşer, tutsak edilir. kötü adamın tiradı başlar, düşmanını bir türlü ortadan kaldırmaz, en sonunda da kahramanımız düştüğü tuzaktan, tutsaklıktan bir şekilde kurtulur. 
Valentine ‘ın, Harry ‘ye yaptığı laf salatası da tam buradan vuruyor ve filmin araçlarından birisini gözümüze bu konuşmada sokuyor : 
- Şu sevdiğimiz eski filmlerdeki gibi. şimdi sana bütün planını anlatacağım, sonra seni öldürmek için saçma ve aşırı karmaşık bir yöntem bulacağım, sende bir o kadar karmaşık bir yöntemle kurtulacaksın.
- Kulağa iyi geliyor
- Ama bu o tarz filmlerden değil... 
Ne anlattığının da bilincinde olan bir film yani ve dediğim gibi bunu kör göze parmak gibi gösteriyor izleyene. Seyirciy ile arasında mesafe de bırakmıyor aslında, evet bu o tip filmlerden değil, kahramanlarıyla kendinizi özdeşleştirmenize izin vermiyor pek, onları belkide ciddiye almanızı, belkide onları kendi izin verdiği ana kadar yüceltmenizi de istemiyor, çünkü bu o tip bir film değil. 
- Çok kötü bir kelime esprisi yaptığın yere mi geldik ?
- Harry ‘ye de dediğim gibi bu o tarz filmlerden değil kanka 
Aksiyon baya yüksek, ki kilisede süren yaklaşık üç buçuk dakikalık bir çatışma sahnesi var, hiç durmadan yüzlerce insan birbirine giriyor ve sanırım Harry 20 si silahla olmak üzere 50 ‘ye yakın insanı öldürüyor bu karmaşa içerisinde. Saf aksiyon, olması gerektiği gibi; bilinçsiz, içgüdülerden gelen saf vahşet. 

Colin Firth zaten karizmayla götürüyor işi, ama Michael Caine her filmde oynasın kardeşim, o nasıl bir ses tonu, nasıl bir aksan, nasıl bir diksiyon... 

Filmin biraz da ergenlikten adamlığa geçiş hikayesi olduğunu söylemiştim. Bu amaçta aslında gene adamım Harry ‘den ( Colin Firth ) açık ediliyor : 
“ başkasından üstün olmanın onurlu bir yanı yoktur. asıl onur, kişinin eski halinden üstün olmasından gelir. “ ( Hemmingway )

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder