" Geçici güvenlik uğruna temel özgürlüğünü feda eden insanlar ne özgürlüğe ne de güvenliğe layıktırlar. "
Benjamin Franklin
2009 yapımı az bilim kurgu soslu bir macera filmi Eyeborgs. Person of Interest ile benzer bir konuyu işliyor. En kolay böyle açıklanır herhalde. Filmde tanıdık yüz yok pek, oyuncu sayısı zaten çok fazla değil ama en tanıdık gelecek olan Danny Trejo. Kendisi gitar tamircisi rolünde! Başrolde Adrian Paul, onu da anca izlediyseniz Highlander 'ın dizisinden hatırlarsınız.
Konuya gelecek olursak; Amerika 'da birbirinden ayrı, halka açık ve gözetim kameralarını tek bir ağ altında birleştiren ve her türlü elektronik iletişimi görüntüleyen Odin ( optical defence intelligence network ) adı verilmiş sistemin varlığı üzerinden derdini anlatmaya çalışan bir film karşımızdaki. Odin kapsamında hareketli gözetim kameraları mevcut etrafta, bunlara da Eyeborg adı veriliyor. Boy boy robotçuklar. Odin'in yavaş yavaş Skynet kıvamında kontrolü ele aldığını anlamaya başlayan kahramanlarımızın uyanış macerası birazda. Film belli ki çok düşük bütçeli, Show Tv 'nin gece kuşağında yayınlanan filmler gibi, ama izlettiriyor kendisini, hikayesi iyi, oyunculuklar kötü değil. En azından ciddi bir derdi var filmin, ki en önemlisi bu.
Eyeborg 'lar sağda solda gezindikleri için durmadan, her yaptığınız kayıt altında ( big brother is watching you, evet ). Bu nedenle bir suç işlendiğinde, eyeborgların çektiği videolar kullanılıyor kanıt niyetine, olayı açıklığa kavuşturmak için. Lakin kilit nokta şu; kanıt olarak çekilen videoları izlerken, tanıklar olayların videolarda gözüktüğü gibi olmadığını iddia edebiliyor. Misal şöyle bir muhabbet var: Bir suç var ortada, eyeborglar tarafından çekilen video izlenirken, suçlu olarak yakalanan paranoyak arkadaş ben masumum demeye getiriyor, ki videoyu izleyen polislerle şöyle bir diyalog geçiyor:
polis: kendi gözlerimle gördüklerime inanmayım mı yani ?
paranoyak arkadaş: kendi gözlerinle görmüyorsun. onların gözleriyle görüyorsun...
Filmde yer alan en vurucu cümle bu, tüm film de zaten bu cümlenin üzerine yazılmış gibi duruyor. Bana kalırsa çarpıcı bir çıkış noktası.
Odin, tüm iletişimi kontrol edebilme yeteneği kazanıp, bir nevi skynet işlevi de görünce yavaştan manipüle de etmeye başlamış politikayı. O noktada da ince görmüş film. Filmdeki bir sorgu sahnesinde, seçimler sonrası Amerika başkanı seçilen kişiyle ilgili şöyle bir diyalog geçiyor polis ve paranoyaya bağlayan arkadaş arasında.
Bizim deliye bağlamış arkadaşımız, başkanı seçenin insanlar değil, Odin olduğunu söylemeye getiriyor:
" ...oy falan vermedin, darbeydi o. bilgisayarlı oylama. kağıtlardan kontrol yok. sandık çıkış anketleri onu bütün gün arka kısımda kaldı gösterdi ve sonra bilgisayarlar yeni başkanın o olduğunu anons etti....
( sorguyu odanın dışından izleyen farklı iki polisin, bunun üzerinde birbiriyle yapıtğı muhabbet )
...onların adamı kazanınca demokrasi, bizim adamımız kazanınca darbe.
-aslında ben diğerine oy verdim.
-gerçekten mi? ben de..... "
Tanıdık geldi mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder