1 Ağustos 2016 Pazartesi

AUTOMATA


ETKİLEYİCİ BİR BİLİM KURGU: AUTOMATA 

M.S. 2044Artan solar fırtınalar yeryüzünü radyoaktif bir çöle çevirdi ve insan nüfusunu yüzde 99.7 oranında azaltarak 21 milyona düşürdü. Atmosfer dengesizliği karasal iletişim sistemlerinin çoğunu devre dışı bıraktı ve medeniyeti yeni bir teknolojik gerilemeye zorunlu kıldı. Korku ve umutsuzluk dolu bir atmosferde ROC şirketi Kutsal Yolcu - 7000 ( Pilgrim 7000 ) otomatlarını yarattı. Bu ilkel robotlar, kalan son şehirlerde ikamet eden insanları koruyan surlar ve mekanik bulutlar yaratmak için tasarlandı. Şimdi, insanoğlu tarafından iki kaideye göre kontrol edilen milyonlarca robot var;1. kaide robotların herhangi bir canlı formuna zarar vermesini engeller.2. kaide, robotların diğer robotları ve kendilerini başkalaştırmasını engeller.Başkalaştırmak: robotların birbirini başkalaştırması, bilinç kazanması. Birbirlerine bilinç kazandırmaları, toplu bilinç kazanmaları.Bu iki kaide insanları otomatlardan korumak için tasarlandı. Bu kaideler başkalaştırılamaz.
Hikayesinin başlangıcını böyle anlatıyor film. Post apokaliptik bir film olduğu kadar, bittiğinde bir varoluş, özgür kılma ve yaratıcıyı arama serüvenine tanık olduğunuzu düşünüyorsunuz film boyunca. Sistemin süregelen parçaları içerisinde kendine yer bulmak, zamanla varoluş nedenini arama düsturunun önüne set çekmekte elbet, film bu noktada da sorgulayıcı tavrıyla da -ki aslında kabaca sistem eleştirisi diyebiliriz- sürüklüyor insanı: 

Sorgulamayı bırak ve sistemin parçası ol! 

Ne kadar şanslı olduğunu düşündün mü hiç? İyi bir işin var. Harika bir koza dairede oturuyorsun. Rachel ve senin güzel bir kız bebeği sahip olmanıza izin veren sağlık sigortan var. Güzel bir hayat bu Jacq. Kaybetmemek için tek yapman gereken ne biliyor musun? Bu kargaşadan sorumlu tutabileceğin başka birini bul. İşte o kadar. Çöplerin içini bu kadar karıştırmayı bırak. Belki ne kadar şanslı bir adam olduğunu böylece anlarsın.
İnsanoğlu sisteme adapte olduğunda sorgulayıcı tavrına bir kenara bırakırken, aynı tavrın robotlardan gelmesinden duyulan korku, filmin ana temellerinden birisi. Bu, aynı zamanda sinemada bolca işlenen günümüzün yaygın korkularından birisi haline gelen "yabancı" kavramını da sorgulatıyor aslında izleyene. Tek tip insan yaratma kaygısı, özellikle de yaşadığımız ülkenin genel tavrı haline gelmişken, filme anlam yüklemek çok daha kolay bir hal alıyor. 
Bunlar bir kere başkalaştı mı neler olur biliyor musun? O zaman bu ikisi bir üçüncüyü başkalaştırmayı denerler. O zaman mucize yok olur... Salgın başlarburada mucizeden kast edilen, elbette ki bilince sahip olmayan, belki de bilinci sistem tarafından şekillendirilen ve sınırları gene sistemin kendisi tarafından çizilen modern köleler yaratılması.
Senaryo derinliği oldukça tatmin edici olmakla birlikte post apoakliptik atmosfer haliyle oldukça minimal ve seyir keyfi yüksek sahneler, resimler yakalanmasını sağlıyor. Görsel açıdan oldukça iyi bir film bana kalırsa. Rahatsız edici hiç bir noktası yok bu açıdan.

Bir konseptin parçası olarak Automata

Çıktığı senenin hemen hemen aynı konular üzerinde kafa yoran filmlerinden birisi Automata, Ex Machina ve The Machine ile birlikte. Automata muhtemelen prodüksüyon ve bütçe kalabalığından dolayı her iki filmin de üzerinde bir kaliteye sahip. Antonio Banderas pek sırıtmıyor, izlenebilir film ortaya çıkmasına da müthiş bir pozitif katkısı var.

Yaratıcıyı arama serüveni

Jack ( Banderas ) film boyunca, zanaatkar adı verilen, diğeri robotları başkalaştırdığını düşündüğü birisinin peşinden gidiyor, onu arıyor. Bu yaratıcıyı arama serüveni, ikilinin yolları kesiştiğinde ilahi havasında epik bir müzik kullanımıyla süslenen ve iyi resmedilmiş bir sahneyle taçlandırılıyor. O noktadan sonra filmin derdiyle ilgili çözülmeler de başlıyor.

Jack bu noktada inancı, daha doğrusu özgür iradeyi temsil ederken, patronu Bold 'da sistemi temsil etmekte sanki. Sistemin acımasız yönü, Jack gibi çarkların dışında, kendi bilinciyle hareket etmeye, sorgulamaya karar verenleri sindirmeye çalışırken, bir noktada Jack ile aynı tavrı göstermeye başlayan Bold 'da, Jack 'e söylediklerini duyuyor kendi patronundan. 
-Mr. bold, hiç ne kadar şanslı olduğunuzu düşündünüz mü ?


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder