31 Temmuz 2016 Pazar

SPECTRE

JAMES BOND YENİDEN KARŞIMIZDA


Daniel Craig ile daha karanlık bir ajan filmi kimliği kazanan James Bond serisinin yirmidördüncü filmi Spectre gene etkileyici


Öncelikle belirtmek lazım ki Skyfall, Casino Royale izlemediyseniz veya konuları tam hatırlamıyorsanız kopukluk hissedebileceğiniz bir film 2015 senesinde gösterime giren Spectre. Serinin Daniel Craig 'le başlayan dönemine ait bir çok gönderme var bu filmde. Gene aynı seri içerisinde, en karanlık olanlardan birisi de bu, hatta bir Bond filmi olmasaymış aslında muhteşem bir paranoya veya daha da karanlık bir ajan filmi olabilirmiş, Hatta ufak dokunuşlarla politik gerilim filmleri içerisinde bile yer bulabilirmiş kendisine. 

Daniel Craig 'le birlikte bond, mi6 'den çok daha başına buyruk bir ajan haline geldi ve bu filmde de üzerinde durulan ağırlıklı nokta gene bu, hatta Bond bu sefer gerçekten bir süreliğine afaroz ediliyor, işleri tek başına halletme konusunda daha fazla özgürlüğe sahip oluyor ve daha da önemlisi 00 bölümü kapandığı için ağababaları da bu bağımsız harekete ayak uyduruyor.

Filmin başında Monica Belluci kendisini gösteriyor ama beklenti boşa çıkıyor ve talihsiz şekilde sadece gelip geçici Bond kızlarından birisi olarak tarihin tozlu sayfalarındaki yerini alıyor üzücü bir şekilde. Gene de Craig ve Belluci arasındaki tutku oldukça etkileyici. Asıl kız Lea Seydoux 'da yakışmış filme. O konuda da negatif yorum yapacak bir nokta yok. 

Alışık olduğumuz şekilde film öncekiler gibi nefessiz bir aksiyonla açılıyor. Burada ki etkileyicilik "bu nasıl bir figurasyon ve prodüksiyon büyüklüğü" kıvamında. Yoksa daha etkileyici açılışlar olmuştu Craig 'li Bond filmlerinde. Lakin, bu aksiyon, özellikle de takip sahnelerinde hiç hızını kesmiyor ve filmi bir nevi ayakta tutuyor. Gerçekten çok başarılı iki takip sahnesi var (ki uçakla araba takip edilen sahne mevcut filmde, ve evet uçak bir süre yolda gidiyor, bildiğimiz yolda takip gibi yani!)

Film karanlık ve konu itibariyle de hafiften paranoya filmlerine selam çakan bir konusu var. Dediğim gibi yukarıda, bir Bond filmi olmasa çok daha derine inilerek daha karanlık ve tam ayarında bir film çıkabilirmiş ortaya. Ancak elde Bond gibi bir malzeme olunca, ne sisteme getirilen eleştiri, ne politik kıvraklıklar ön plana çıkamıyor. Her ne olursa olsun, bu politika ile ilgili noktada da film sizi yakalıyor ve açıkçası serinin diğer filmlerinden ayrı olarak, bu etki de film boyunca sizin dikkatiniz ayakta tutuyor. 

Filmin kötü adamlarından birisi Christoph Waltz. Bildiğimiz tipte bir kötü adam değil, background olarak zaten Bond ile ilişkisi ilginç bir kavrama noktası ama genede çok ama çok etkileyici bir profil değil bana kalırsa. Bunun nedeni Christoph Waltz değil de ona biçilen rol elbet. Casino Royale 'de Mads Mikkelsen bir şekilde etki bırakıyordu mimikleri ile kötü adam olarak izleyenin üstünde misal. Christoph Waltz ise bambaşka bir tat bırakıyor izlerken. Ha kötü mü, kesinlikle hayır. Ama o vizyonu yansıtmayı çok iyi başaramamışlar karakteri kağıda geçirirken bana kalırsa ve aslında etkileyici olan karaktere biçilen rol ve vizyondan ziyade, Christoph Waltz 'un oyunculuk başarısı olmuş. 

Dave Bautista hikayesi var bir de. Renk katmış filme ve izlemesi keyifli (bütün filmi tek bir kelime ile bitirdi "damn")

Kısacası; Eğer Daniel Craig 'le ortaya çıkan yeni James Bond hoşunuza gittiyse, bu filmde katmerlisi var. Daha karanlık. Bu, hepsinden daha da ötede bir "intikam filmi" kıvamında.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder