ÖDÜLLÜ BİLİM KURGU ROMANI ALTERED CARBON POPÜLARİTESİNİ HAK EDİYOR MU?
Değiştirilmiş Karbon çok fazla iyi örneği bulunmayan tech noir alt türü içinde doyurucu bir kitap
Richard K. Morgan tarafından yazılmış, "Philip K. Dick en iyi roman ödülü" sahibi roman İthaki tarafından hiç fena sayılmayacak bir çeviriyle ve Değiştirilmiş Karbon adıyla bir süre önce raflardaki yerini almıştı. Roman, yakın zamanda Netflix tarafından televizyona da uyarlandı. Dizinin şimdilik sadece ilk bölümünü izlediğim için çok net bir karşılaştırma imkanım yok ancak kitap bazı yönleriyle çok iyiyken, bazı yönleriyle okuyucusunu sıkıyor diyebilirim.
Kitabın iyi noktalarının başında Morgan'ın çok iyi bir aksiyon yazarı olması geliyor. Böylece kitap, daha ilk sayfalarda karşılaştığınız çatışma sahnelerinde sizi içine alıveriyor. Morgan, aksiyonu öyle iyi kurgulayıp kelimelere döküyor ki, sayfaları çevirirken sahneyi birebir yaşıyorsunuz. Bu akıcılık kitabın erotizm yüklü bölümlerinde de kendini tekrar ediyor. Morgan, aksiyon da olduğu kadar erotizm, daha doğrusu sevişme sahnelerinde de oldukça iyi aktarıyor derdini okuyucuya; karakterler arasındaki tutkuyu direkt olarak hissediyorsunuz okurken. Hatta öyle ki, esas oğlan Kovacs'ın, Miriam Bancroft'la seviştiği sahnelerde açlığını, Ortega ile birlikte olduğu sahnelerde duygusal tutkusunu çok başarılı bir şekilde yansıtıyor. Bu noktada diziyle ilgili bir yorum da yapmam gerekirse, okuduğum eleştirilerin bazılarında sex sells konusunun rahatsız edici boyutta olduğu vardı. Lakin bu diziyle ilgili değil de, kitapla ilgili bir eleştiri olabilir öncelikle. bu açıdan dizi kitabı bu konuda başarılı şekilde yansıtıyor gözükmekte. Gene, sadece ilk bölümü izlemiş olmama rağmen dizi ve kitap arasında bir karşılaştırma yapmam gerekirse, Netflix aksiyon konusunda romanın arkasında kalmış gözükmekte. Kovacs'ın dizinin başında öldüğü çatışma sahneleri kitabın da başında işlenmekte lakin Morgan bu çatışma sahnesini öyle başarılı aktarıyor ki, gerek aksiyon gerekse gerilimi okurken hissetmemek mümkün değil. Görebildiğim kadarıyla dizide bu çatışma sahnesi flashback olarak verilirken bölünmüş durumda ve bu hem tempoyu kesmekte, hem de kurgu gerilim ve aksiyon olarak kitabın gerisinde kalmakta. Gene de ilk bölüm üzerinden şunu söyleyebilirim ki dizi sayfa sayfa yansıtılmış durumda diziye.
Dizinin ilk sezonunda Takeshi Kovacs rolüyle karşımıza çıkan Joel Kinneman doğru seçim |
Belleğin bir vücuttan diğerine taşınma hikayesi, bunun insan psikolojisi üzerindeki etkilerinin vuruculuğu üzerinde her ne kadar özellikle de Kovacs, Kovacs'ın Ortega ile ilişkisi ve yan karakterler üzerinden anlatılmaya çalışılsa da, kitap bu yönüyle de çok çarpıcı değil. Konu üzerinde gereğinden fazla bile durulmuş görünüyor olsa dahi, sunum sizi içine alacak ve çarpıcı tespitler yapmanızı, aklınızda sorular uçuşmasını sağlayacak vuruculukta değil. Bu noktada sadece Ortega - Kovacs ilişkisi, ikilinin Kovacs'ın girdiği bedenin (kabuğun) Ortega ile geçmişte yaşadığı birlikteliğin getirisiyle ilginç bir hal almakta ve kitabın sonlarına doğru okuyanı memnun edecek beyin jimnastiği yapabileceği ufak tefek okumalar yaptırmakta.
Netflix'in sunduğu dünya Morgan'ın yarattığından çok da farklı değil |
Kitap kurguladığı dünya ele alındığında bilim kurgu noktasında doyurucu bir kitap. Ana hikaye her ne kadar bir dedektiflik hikayesi olsa da, bu kitapta bilim kurgu, ana hikayenin kopamayacağı parça. Bu noktada okuyucu eğer Blade Runner tarzı bir technoir klasiği arıyorsa memnun olma potansiyeline sahip. Morgan her ne kadar özellikle iç ses ve ana hikayenin çözümlenmesine dair diyaloglar konusunda akıcılık konusunda biraz sıkma potansiyeline sahipse de özellikle aksiyon konusundaki başarısıyla kitabı mesut şekilde bitirmenizi sağlıyor. Böyle bir roman için 10/7, en kötü 10/6,5 alabilecekken, zaten başarılı örnekleri çok fazla bulunmayan tür içinde 10/8 notunu hak edecek bir kitap.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder