28 Nisan 2015 Salı

THE LORD OF STEEL

MANOWAR


Manowar 'ın 2012 tarihinde çıkardığı ustalık eseri ve şimdilik yeni parçaların çalındığı son stüdyo albümü.


The lord of steel 'de, yani daha ilk şarkıda Kings of Metal günlerine geri dönmüş bir Manowar karşılar sizi. Çok daha sert, Joey de Maio 'nun etkisini tümüyle hissedip neden kendi janrının en önemli bas gitaristlerinden birisi olduğunu kanıtladığı bir şarkıdır bu. Karl Logan öyle bir girer ki parçaya, başınıza geleceği anlarsınız. ve ardından benim en beğendiğim Manowar davulcusu Donnie Hamzik 'in vuruşları. Evet, şov Karl Logan 'ın muhteşem gitarıyla başlar, ardından Hamzik 'in muhteşem zil oyunları, arkada beyninizde yankılanan De Maio' nun bas gitarı bütün şarkı boyunca neredeyse solo çeker. Peki Eric Adams? 60 yaşını geçmiş olmanın olgunluğuyla, eskisi gibi çığlık çığlığa değildir Adams 'ın vokali artık, neredeyse brutal vokale kayacağını düşündüğünüz sertliktedir, ta ki şarkının sonunda, o tiz çığlıktan iki kuble duyuncaya kadar. rahatlarsınız bir anda, yarı tanrının sesi hala durur yerinde. 

Karl Logan 'ın Ross the Boss 'un blues kokan hareketlerini hatırlatan gitar sololarıyla bezediği, arkada De Maio şovun dibine kadar devam ettiği, Kings of Metal 'den fırlamış gibi duran Manowarriors 'da dua edersiniz, arkada duyduğunuz çığlıkların geçmiş kayıtlardan değil de, günümüzden gelmiş olması için. 

Born in a grave her ne kadar ortalama bir parça olsa da gene Kings of Metal albümünden kopup gelmiş havasıyla konsepti bozmaz. İstemsizce headbange devam edersiniz de, arkada gene de Maio ağırlığını duymamak elde değildir. 

Tamamen bas gitarla sürüklenen Righteous glory albüme ballad kontenjanından girmiş, iyi ki de girmiş bir parça. Gene son derece temiz, yaşın getirdiği ağırlıkta ve tonda ama şarkıya çok yakışan bir vokalle, Black Sabbath esintilerini çok net hissedeceğiniz, bu nedenle de Joey de Maio 'nun parmağı olduğunu tahmin edebileceğiniz Righeous glory, Manowar balladlarından pek hoşlanmayan benim en sevdiğimdir, çok sağlamdır, arka arkaya dinlenesidir. De Maio demek istiyorum gene, o kadar ön plandadır ki bas gitar... 

Touch the sky, fazlasıyla rock kokan bir parça, Manowar 'ın en başarısız dönemi diyebileceğim Fighting The World döneminden çıkmış gibi. Fazla ritmik, olmasa da olurmuş diyebileceğim, tek keyifli yanı Eric Adams 'ın melodik vokali olan bir parça. 

Black list başladığında " ne oluyoruz " tepkisi verebilirsiniz. En ayrıksı Manowar albümü The Triumph of Steel havası kokladığınız, sanki Joey de Maio 'nun ne büyük adam olduğunu iyice anlayın diye yapılmış bir parça. Joey de Maio kişisel şovunu yapar, gitar, davul ve vokal ritm tutar. Logan bu sefer slahvari bir soloyla karşılar sizi, karşınızda hayvani hızıyla sizi ağzı açık bırakan Logan yok artık , anlayın der gibi, her telden çalabilen bir gitar olduğunu black listte kafamıza iyice sokar Logan. Tüm bunlar arasında, ritme kaptırmışsınızdır kendinizi elbetteki... 

Expendable bir Anthrax şarkısı deseler inanırım açıkçası. Joey de Maio 'nun kişisel şovunu en az gösterdiği, yerini Logan ve Hamzik e bıraktığı, Eric Adams 'ın sesinin yaşıyla doğru orantılı ne şekle büründüğünü en net anlayabileceğiniz şarkı. Ama dediğim gibi Anthrax coverı deseler inanırım. 

El gringo aynı adlı filmde de kullanılan, bildiğimiz Manowar kalıplarında bir şarkı, vokalin sürüklediği güçlü bir ritm. Kings of Metal günlerinden çok farklı olmamakla birlikte, arkada Joey de Maio 'nun yaptıkları gene dudak uçuklatıcı demek istiyorum, arkadaş yer yer gene solo çekiyor Jack Bruce ( yada daha net bir örnek vereyim John Paul Jones gibi ). 

Annihilation, gene çok özelliği olmayan, Manowar standartlarında, çift vokal sayesinde yer yer Eric Adams vokalini tartabileceğiniz, ancak tüm albüme hakim Joey de Maio şovunun elbetteki devam ettiği, arka planda yine bas gitar solosu dinleyebileceğiniz, her şeyin yerli yerinde olduğu, hiç de fena olmayan bir gitar solosuna sahip, formüle sadık kalınarak hazırlanmış bir parça. 

Hail kill and die, albümün son parçası olmakla birlikte, gücü hissettiğiniz, gene Kings of Metal günlerinden gelen, Logan 'ın standart sololarıyla bezediği, de Maio 'nun bu sefer rahat durduğu, koronun en fazla duyulduğu, bu nedenle de standart heavy metal formülü taşıdığı kadar, Manowar formülünü de sergileyen bir parça. 

The lord of steel, son derece temiz kaydedilmiş ve daha önceki Manowar albümlerinden en büyük farkı, Joey de Maio 'nun ustalık eserim diyebileceği, bas gitarı son derece rahat takip edebildiğiniz bir albüm olmuş. İşin güzel tarafı, de Maio önemli bir bas gitarist ve ne kadar götü açıkta bırak deri pantolonlarla gezen bir adam olsa da, Black Sabbath 'la çalışabilecek yetenekte ve müziği bilen bir adam. Bu nedenle albümde yaptığı hiç bir şey soundu baltalamıyor. Kişisel yeteneğini, parçalarda adeta solo atarmış gibi bas gitar çalarak gösteriyor. 


Albümün özellikle ilk yarısında Donnie Hamzik ne kadar iyi bir davulcu olduğunu kanıtlıyor. Benim açımdan albümün en tatmin edici yanlarından birisi bu. Kesinlikle Hamzik için bile açıp dinleyebileceğim parçalar var. Karl Logan çok sevdiğim bir gitarist olmamakla birlikte, Ross the Boss u anımsatan, arada sevdiğim işler yapmış. Gene de bu adamda ruh eksiği olduğunu düşünüyorum, ya da de Maio ona o ruhu gösterecek altyapıyı sağlamıyor. 

Ve Eric Adams. 60 lı yaşlarda bir adam için sesi hala tanrısal. Evet ilk yıllarda ki tonlarda değil ama hala işini iyi yapıyor ve hala dünyanın en iyi heavy metal vokalistlerinden birisi ve hala sesinin potansiyelini gösterebiliyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder