Chelsea’nin
evi Stamford Bridge’de 11 Kasım 2018 tarihinde oynanan ve ev sahibi ekibin maçta tahmin edilebilir
defolarını fazlasıyla gösteren maçla ilgili olarak futbolun teknik ve taktik
yönüne çok hakim olmasam da kendimce bir kritik yapmaya çalıştım.
Chelsea geriden kurduğu pas oyunuyla sonuca gitme planıyla
sahaya çıkan bir takım. Bu oyun kurma planının ilk opsiyonu ise savunmadan
çıkan topun ön liberoda gördüğümüz, orta üçlünün en gerisinde konumlanan Jorginho'ya
aktarılması. Jorginho, yer yer savunma ikilisi arasına kayarak stoperleri genişletip
takımın boyunu uzatarak topu alsa da bu maçta Everton'un çok geride kabul
ettiği savunma hattı nedeniyle bu seçenek en azından bu maçta pek işlemedi. Everton'un
savunma ve hücum hattını öne çıkartarak önde bastığı nadir ama başarılı anlar
da oldu ama maçın geneli orta yuvarlak civarında stoperlerden gelecek topu
almak için sağa sola deplase olan Jorginho'yu ve onu adım adım takip eden Gylfi
Sigurðsson'u izleyerek geçti. Tabiri yerindeyse 10 numara oynayan santrafor
arkası bir hücum oyuncusu olan Gylfi Sigurðsson oyundan çıkana kadar bildiğimiz
manada adam adama savunma yaptı Jorginho'ya ve açıkçası nefes de aldırmadı. Tabi
Everton bunu yaparken sadece Jorginho'yu adam adama savunmadı, alanları
daraltarak muhteşem bir alan savunması örneği de gösterdi. Haliyle Chelsea
stoperleri sadece Jorginho'yla topu buluşturamamakla kalmadı, Everton'un
yaptığı alan savunması sayesinde başka bir pas opsiyonu da bulamadı.
Sigurðsson oyunda kaldığı sürede Jorginho'yu kilitleme görevini eksiksiz yerine getirdi |
Bu noktada sıkıcı bir maç olduğunu düşünülebilir sahada. Lakin
bazı maçlarda 800 pası bulan Chelsea, daha doğrusu Sarri'nin günümüz futbol
trendlerine birebir uyan topa sahip olma ve pas oyunu oynama planına karşı Everton'ın
geliştirdiği bu stratejiyi nasıl aşacağını izlemek de ayrı bir keyif. (Chelsea
bu maçı 713 pasla kapatmış. Gene bir önceki lig maçında total pas sayısı 911).
Kısacası bir süre sonra maç “Sarri ne yapacak” sorusunun
cevabını aradığımız maç oldu. Gördüğümüz ilk planlı müdahale Kovacic'in, Jorginho'nun
yapamadığı pas trafiğinin içine girmeye çalışması oldu. Kovacic geriye daha çok
geldi, daha çok top aldı, daha çok top dağıtmaya çalıştı. nitekim bu durum
oyuncu istatistiklerine de yansıdı ve Kovacic maçı totalde 88 pasla
tamamlarken, Jorginho'nun oyundan çıktığında pas sayısı sadece 50 idi. Bu
rakamlar, mesela Chelsea'nin bir önceki lig maçında (Crystal Palace) Jorginho'nun
107 pas yaptığını gösteriyor. Aynı maçta, Everton maçında Kovacic'in
pozisyonunda oynanan Ross Barkley'in pas sayısı 66. Kısacası, Everton Jorginho'yu
kilitlemeyi çok iyi başarırken, yaptığı alan savunması sayesinde Kovacic'in de
pas trafiğine dahil olmasına çok müsaade etmemiş.
Topun ikinci bölgeye ulaşamadığı durumda bir diğer seçenek
doğal olarak savunmadan atılacak uzun toplar oluyor. Bu noktada da Everton'un
yaptığı alan daraltmanın işe yaradığını ve özellikle David Luiz'in salladığı
uzun topların oyunu açmada pek faydası olmadığını gördük. Top Jorginho'ya
gitmediği için opsiyon olarak istemsizce devreye giren uzun topların zaten
rakip savunma yerleşimini tamamladığı için işlerlik kazanmaması normal. Karşı
presle kazanılmış ve çabuk kullanılmış uzun toplar daha etkili olabilir belki
ama set hücumuna kalkarken pek çözüm olmadığı görüldü.
Chelsea ile benzer bir oyun planı olan ve topu Jorginho'nun
pozisyonundaki Fernandinho ile oyuna sokan Man City'de Guardiola, Everton'ın yaptığını yapan
takımlara karşı çözümün bir parçası olarak savunmadan uzun topları iyi kullanan
Aymeric Laporte ve ayağı son derece olan kaleci Ederson’uı bir dünya para verip
transfer ederek buldu sanırım. Chelsea'de de David Luiz ve nispeten Rudiger
ayağı son derece düzgün adamlar ve maçın en çok top kullanan adamı David Luiz'in
maçtaki pas sayısı da 119. Buna rağmen bu opsiyon set hücumuna kalındığı
anlarda top oyuna hızlı sokulamadığı ve Everton savunma yerleşimini tamamladığı
için kademeler arasında eriyip gitti.
Sonuç olarak maçın büyük bölümünde Everton'ın planı kusursuz
şekilde işledi ve Sarri net bir karşı hamle yapamadı. Bu noktada, elinde farklı
meziyetlere sahip daha zengin bir kadro bulunan ve benzer savunmalarla çok daha
fazla karşılaştığı için (Klopp, Mourinho başta olmak üzere) çok daha tecrübeli
olan ve hatta kadro yapılanmasını bunun üzerine kuran Guardiola'nın takımı Man
City ve Everton arasında oynanacak maç da benzer ve keyifli bir strateji savaşı
vaat ediyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder