3 Ağustos 2015 Pazartesi

BATMAN: UNDER THE RED HOOD

Yönetmenliğini Brandon Vietti ‘nin, yazarlığını Judd Winnick ‘in yaptığı 2010 tarihli animasyon.

Özetle hikayesinin üzerinden geçmek gerekirse; Black Mask ‘ın yönetimindeki Gotham uyuşturucu çeteleri birer birer Red Hood ‘un himayesine geçmektedir. Black Mask, Joker ‘i de işin içine katarak durumu lehine çevirecek planını uygulamaya çalışırken, Batman ‘da hem bu karmaşayı çözmeye, hem de arada Neil Patrick Harris ‘in seslendirdiği Nightwing ‘in yardımıyla Red Hood ‘un kimliğini ortaya çıkartmaya çalışır ve Ra's al Ghul ‘un dahil olduğu hikayenin akışında, geçmişiyle yüzleşir.

Temelde ne kadar basit gibi görünse de, Red Hood ‘un planı ve arkasında yatan motivasyon söz konusu olduğunda aslında son derece derin ve etkileyici bir intikam, yüzleşme hikayesi var ortada.

Animasyon, Batman tarafında uzun süre dedektiflik hikayesi olarak yürüdüğü için bir kez izlendikten sonra etkisini yitirecektir işin “merak” tarafında. Lakin ilk izlediğimizde bir mana verilemeyen girişi de, ancak sorular cevaplarını bulunca anlam kazanıyor.

Açılışı, camiden bozma mekanında yapan Ra's al Ghul ve sonrasında Saraybosna ‘da Robin ‘e temiz bir sopa atan Joker ‘le birlikte aksiyonu yüksek ve elbette Joker etkisiyle ilginç bir başlangıç yapan animasyonu, ilk beş dakika sonrasında izlememek için hiç bir neden kalmıyor. Joker, Robin ‘i patlamak üzere olan bir bomba ile ölüme terk ederken, bizim gördüğümüz ise zamanında yetişemeyen dedektifimizin beyhude çabası oluyor.  

Bu giriş sonrası ise, yıllar sonra Gotham ‘ın en zengin uyuşturucu satıcılarını kendisi için çalışmaya zorlayan Red Hood şaaşalı bir giriş yapıyor maceraya. Bu anlaşmanın bağlayıcı noktası ise elbet bu sokak satıcılarını Batman ‘den ve Black Mask ‘den koruyacağı sözü. Karşılığında tek istediği ise satışların okullara ve çocuklara yapılmaması oluyor, ki ikna kabiliyetini de etkileyici bir prezentasyonla gösteriyor.

Kaybettiği gücü tekrar ele geçirmek için çabalayan Black Mask ise çözümü Joker ‘le anlaşmakta buluyor, planını yapıyor ve Arkham ‘dan kaçırıyor Joker ‘i.

Hikayenin çözülmeye başladığı ve aslında Red Hood ‘un motivasyonunu çözüp yaptıklarını anlamaya başladığımız sahne ise, Batman ‘ı bir kovalamaca sonunda çektiği fabrika oluyor. Elbetteki Joker ‘in asit kazanına düştüğü fabrika... Gece yaşananlar bir bir Kara Şövalye ‘nin gözlerinin önünden geçerken, şöylede güzel bir diyaloğa tanık oluyoruz Red Hood ‘la arasında geçen:
O geceyi unutmak zor değil mi?  Burası ilk büyük hatanı yaptığın yer Batman. Belki de en büyüğü, ama kesinlikle sonuncusu değil, haksız mıyım? Anılar...
Hikayenin ve diyalogların bir Kara Şövalye hikayesine yakışır şekilde derinlik taşıdığını eklemek gerekli. Ki, Red Hood ‘un kimliği ortaya çıkıp anlatılanlar anlam kazanmaya başladıkça hikaye güzelleşirken, Red Hood ‘un uyuşturucu satıcıları ile yaptığı garip anlaşmanın arkasında yatan felsefeye de anlam vermeye başlıyoruz. Red Hood ve Batman ile arasında geçen diyaloglarda gene o etkileyicilik mevcut, daha da önemlisi Kara Şövalye felsefesine de çok önemli bir katkısı var bu konuşmaların...
-Yalnızca bir tanesini öldürdüğüm için sevinmelisin. Onların hepsi süikastçi...-Ya sen nesin?
-Ben Gotham ‘ı temizliyorum. Senin yaptığından daha fazla.
-Black Mask ‘ın bölgesini çalıyorsun ve yoluna çıkan herkesi öldürüyorsun.-Black Mask sadece planın bir parçasıydı.
-Plan mı? Bir suç lordu oluyorsun.
-Evet. Suçu durduramazsın. Bunu hiç bir zaman anlamadın. Ben suçu kontrol ediyorum.Onları korkuyla yönetmek istiyorsun. Ya senden korkmayanlara ne yapacaksın? Senin yapmadığını yapıyorum. İşlerini bitiriyorum...
Tüm bunlar ışığında açıkça söylemek gerekiyor ki, yapılmış en iyi Batman hikayelerinden birisi. Hem derinliği, hem buram buram kara film kokan hikayesi, hemde kuşkusuz ki Red Hood ve Joker üzerinden Kara Şövalye ‘yi anlamamıza yardımcı olan diyalogları ile.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder